Türkiye’de yargı, özellikle 15 Temmuz sonrası iktidarın güdümüne girmiş bir görüntü çiziyor. 

Sayıları 100 binleri bulan insanlar, örgüt üyeliği, iltisak gibi bazı suçlamalarla yıllardır hapiste tutuluyor.

Ahval Sıcak Takip’in konuğu olan Avukat Çiğdem Koç, son dönemde gazetecilerin “Örgütten ayrılma beyanı yok” gerekçesiyle tahliye edilmediklerini söylüyor.

Müvekkili, kapatılan Zaman gazetesi muhabiri Habib Güler’in 6 yıl 3 ay hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasına rağmen denetimli serbestlik talebinin reddedildiğini söyleyen Koç, “Mahkeme ‘örgütten ayrıldığına’ dair beyanı olmadığı gerekçesiyle talebi reddediyor. Oysa Habib Güler, hiçbir zaman bir örgüt bağı olduğun beyan etmedi. Zorla örgüt üyesi yapmaya çalışıyorlar” ifadesini kulllanıyor.

Yine benzer şekilde aynı davadan yargılanan eski Zaman adliye muhabiri Büşra Erdal’ın da “örgütten ayrıldığına dair” beyanı olmadığı gerekçesiyle tahliye edilmediğine dikkat çeken Avukat Koç, Erdal’ın, bir mektupla 'pişmanlık' bildirmesinin kişisel tercih olduğunu, müvekkili Habib Güler’in ret kararına itiraz ettiğini kaydediyor.

Yine Güler ve Erdal gibi birçok gazetecinin aynı gerekçe ile denetimli serbestlikten yararlandırılmadığını söyleyen Koç, “Bu karar ne hukuki ne de vicdani bir karardır. Ancak Silivri Cezaevi yönetiminin olumlu bir karar vereceğini ümit ediyorum” ifadesini kullanıyor.

Aynı zamanda açlık grevinde hayatını kaybeden Avukat Ebru Timtik’in arkadaşı olan Çiğdem Koç, şunları dile getiriyor:

“Biz Ebru ile cezaevinde tanıştık. Ebru Timtik’in tek talebi adil yargılanmaydı ve bu yüzden öldü. Bir avukatın beni adil yargılayın deyip 30 kilonun altına düşerek öldüğü bir ülkede insanlar nasıl rahat uyuyor anlamak mümkün değil. Ebru Timtik eğer terörist idiyse adil yargılayıp delilleri getirip koymalıydınız. Eğer sonucunda mesleki faaliyetlerinden dolayı değil de, bir terör örgütü ile ilgili faaliyetlerinden dolayı yargılandığını kanıtlayabilseydiniz biz de kabul ederdik. Hem adil yargılamıyorsun hem de delil toplamayıp bir itirafçının beyanları üzerinden hüküm veriyorsunuz… Bu insanın aklının alabileceği bir şey değil.”