A Day in the Grand Bazaar: Ayşe's Quest for the Perfect Gift
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
A Day in the Grand Bazaar: Ayşe's Quest for the Perfect Gift
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: A Day in the Grand Bazaar: Ayşe's Quest for the Perfect Gift Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/a-day-in-the-grand-bazaar-ayses-quest-for-the-perfect-gift/ Story Transcript: Tr: Kapalıçarşı'nın...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/a-day-in-the-grand-bazaar-ayses-quest-for-the-perfect-gift
Story Transcript:
Tr: Kapalıçarşı'nın renkli koridorlarında bir gün başladı.
En: A new day began in the vibrant corridors of the Grand Bazaar.
Tr: Parlak ışıklar altında altın, gümüş ve ipek parlıyordu.
En: Under the bright lights, gold, silver, and silk were shining.
Tr: Dükkan sahipleri, sabahın erken saatlerinde tezgahlarını kurdu.
En: Shop owners set up their stalls early in the morning.
Tr: Mehmet, babasından kalan dükkanında bugün yalnız çalışıyordu.
En: Mehmet was working alone in his shop today, a shop he had inherited from his father.
Tr: Mehmet'in dükkanında değerli taşlarla süslü bilezikler ve kolyeler satılıyordu.
En: In Mehmet's shop, bracelets and necklaces adorned with precious stones were sold.
Tr: Ayşe, kapalıçarşıya heyecanla geldi.
En: Ayşe came to the Grand Bazaar with excitement.
Tr: Ona lazım olan hediyelere bakıyordu.
En: She was looking for the gifts she needed.
Tr: Her dükkanın önünde duruyor, vitrinlere bakıyor, satıcılara sorular soruyordu.
En: She stopped in front of each shop, looked at the displays, and asked the vendors questions.
Tr: "Bu kolyenin fiyatı ne kadar?"
En: She asked questions like, "How much is this necklace?"
Tr: ya da "Bu bilezik nerede yapıldı?"
En: or "Where was this bracelet made?"
Tr: gibi sorular soruyordu.
En: Ayşe approached Mehmet's shop.
Tr: Ayşe, Mehmet'in dükkanına yaklaştı.
En: As she looked at the display, she entered inside.
Tr: Vitrine bakarken içeri girdi.
En: Mehmet greeted her with a pleasant smile.
Tr: Mehmet, hoş bir gülümsemeyle onu karşıladı.
En: "Welcome.
Tr: "Hoş geldiniz.
En: How can I help you?"
Tr: Size nasıl yardımcı olabilirim?"
En: he said.
Tr: dedi.
En: Ayşe was impressed by the jewelry in the shop.
Tr: Ayşe, dükkandaki mücevherlere hayran kaldı.
En: A necklace caught her eye.
Tr: Bir kolye gözüne çarptı.
En: It was very beautiful, crafted with fine workmanship.
Tr: Çok güzeldi, ince işçilikle yapılmıştı.
En: "This necklace is very beautiful.
Tr: "Bu kolye çok güzel.
En: What is its price?"
Tr: Fiyatı nedir?"
En: asked Ayşe.
Tr: diye sordu Ayşe.
En: Mehmet took the necklace from the display and showed it to Ayşe.
Tr: Mehmet, kolyeyi vitrinden aldı ve Ayşe'ye gösterdi.
En: "This necklace is a special handmade piece.
Tr: "Bu kolye özel bir el işidir.
En: Its price is two thousand liras," he said.
Tr: Fiyatı iki bin liradır," dedi.
En: Ayşe understood the value of the necklace but her budget was limited.
Tr: Ayşe, kolyenin değerini anlamıştı ama bütçesi sınırlıydı.
En: "Can you make a bit of a discount?"
Tr: "Biraz indirim yapabilir misiniz?"
En: she asked.
Tr: diye sordu.
En: Mehmet thought for a moment and said, "Alright, it can be one thousand eight hundred liras."
Tr: Mehmet, düşündü ve "Peki, bin sekiz yüz lira olur," dedi.
En: Ayşe smiled and accepted.
Tr: Ayşe, gülümsedi ve kabul etti.
En: As Ayşe had the necklace wrapped, she thanked Mehmet.
Tr: Ayşe, aldığı kolyeyi paketletirken Mehmet'e teşekkür etti.
En: "I'm very happy with this gift.
Tr: "Bu hediye için çok mutluyum.
En: I will give it to my dear friend Emine," she said.
Tr: Biricik dostum Emine'ye vereceğim," dedi.
En: Mehmet replied, "How wonderful.
Tr: Mehmet, "Ne mutlu size.
En: I hope Emine loves it too."
Tr: Umarım Emine de çok beğenir," dedi.
En: Ayşe left the shop.
Tr: Ayşe, dükkandan ayrıldı.
En: Mehmet cheerfully continued his work.
Tr: Mehmet de neşeli bir şekilde işine devam etti.
En: That day turned out to be a pleasant one for both Ayşe and Mehmet in the Grand Bazaar.
Tr: O gün kapalıçarşıda hem Ayşe hem de Mehmet için güzel bir gün oldu.
En: Ayşe found a beautiful gift, and Mehmet gained a new customer.
Tr: Ayşe, güzel bir hediye buldu, Mehmet ise yeni bir müşteri kazandı.
En: Thus, another unforgettable day came to an end in the vibrant world of the Grand Bazaar.
Tr: Böylece, Kapalıçarşı'nın renkli dünyasında bir başka unutulmaz gün sona erdi. Ayşe'nin kalbinde mutluluk vardı, Mehmet'in dükkanında ise huzur.
En: There was joy in Ayşe's heart and peace in Mehmet's shop.
Tr: Bu büyük çarşıda her gün yeni bir hikaye yazılıyordu ve herkes bu hikayenin bir parçasıydı.
En: In this great bazaar, a new story was written every day, and everyone was a part of this story.
Vocabulary Words:
- vibrant: renkli
- corridors: koridorlar
- stalls: tezgahlar
- inherited: kalan
- adorned: süslü
- precious: değerli
- wrapped: paketletmek
- pleasant: hoş
- crafted: yapılmış
- workmanship: işçilik
- budget: bütçe
- discount: indirim
- smiled: gülümsedi
- happy: mutlu
- peace: huzur
- shopkeeper: dükkan sahibi
- vendors: satıcılar
- showed: gösterdi
- understood: anlamıştı
- cheerfully: neşeli bir şekilde
- special: özel
- handmade: el işi
- looked: bakıyor
- thank: teşekkür etmek
- greeted: karşıladı
- gifts: hediyeler
- replied: dedi
- valuable: değerli
- shining: parlıyordu
- necks: boğazlar
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Comments