Transcribed

Chasing Balloons: An Unexpected Journey in Cappadocia

Sep 9, 2024 · 15m 9s
Chasing Balloons: An Unexpected Journey in Cappadocia
Chapters

01 · Main Story

1m 42s

02 · Vocabulary Words

11m 20s

Description

Fluent Fiction - Turkish: Chasing Balloons: An Unexpected Journey in Cappadocia Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/chasing-balloons-an-unexpected-journey-in-cappadocia/ Story Transcript: Tr: Elif'in kalbi heyecanla atıyordu. En: Elif's...

show more
Fluent Fiction - Turkish: Chasing Balloons: An Unexpected Journey in Cappadocia
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/chasing-balloons-an-unexpected-journey-in-cappadocia

Story Transcript:

Tr: Elif'in kalbi heyecanla atıyordu.
En: Elif's heart was pounding with excitement.

Tr: Başka bir yaz daha geçmişti, ama o sıkışmış gibi hissediyordu.
En: Another summer had passed, but she felt stuck.

Tr: Rutin hayat, stres ve İstanbul'un koşturmacası sıkıcı hale gelmişti.
En: The routine life, stress, and hustle of Istanbul had become tiresome.

Tr: Kurban Bayramı geçmiş, aile ziyaretleri tamamlanmıştı, ama Elif biraz kaçmak istiyordu.
En: The Feast of Sacrifice had passed, family visits were completed, yet Elif wanted a little escape.

Tr: Mehmet, Elif'in kuzeni, İstanbul'dan gelmişti onu ziyarete.
En: Mehmet, Elif's cousin, had come to visit her from Istanbul.

Tr: Mehmet temkinliydi, her zaman planlıydı.
En: Mehmet was cautious and always planned things out.

Tr: Elif'in "Haydi, hemen bir yolculuğa çıkalım," dediğinde, ilk tepkisi şaşkınlık olmuştu.
En: When Elif said, "Let's go on a trip right away," his initial reaction was surprise.

Tr: "Ama nereye?"
En: "But to where?"

Tr: diye sormuştu Mehmet.
En: Mehmet asked.

Tr: Elif'in gözleri parladı.
En: Elif's eyes lit up.

Tr: "Kappadokya'ya!
En: "To Cappadocia!

Tr: Balonları görmeye!"
En: To see the balloons!"

Tr: dedi.
En: she said.

Tr: Mehmet biraz tereddüt etti.
En: Mehmet hesitated a bit.

Tr: Aileye geri dönmeleri gerekiyordu.
En: They needed to return to the family.

Tr: Ancak Elif'in kararlılığı onu da meraklandırdı.
En: However, Elif's determination piqued his curiosity too.

Tr: Yola çıktılar, araba Kapadokya'nın rüzgârlı yollarında ilerlerken, çevredeki peri bacaları ve antik kaya evleri karşısında büyülendiler.
En: They set out on the road; as the car advanced along the windy paths of Cappadocia, they were enchanted by the fairy chimneys and ancient rock houses around them.

Tr: Gökyüzü açılmıştı, mevsim sonbahardı ve manzara gerçekten nefes kesiciydi.
En: The sky had cleared, it was fall, and the landscape was truly breathtaking.

Tr: Zaman kısıtlıydı, ve Mehmet biraz endişeliydi.
En: Time was limited, and Mehmet was a bit worried.

Tr: "Eğer bir aksilik çıkarsa, geç kalırız," dedi.
En: "If something goes wrong, we'll be late," he said.

Tr: Elif güldü.
En: Elif laughed.

Tr: "Bazen anı yaşamalısın," dedi.
En: "Sometimes you have to live in the moment," she replied.

Tr: Mehmet istemeye istemeye kabul etti, çünkü o da biraz farklı bir şeyler yaşamak istiyordu.
En: Mehmet reluctantly agreed, as he also wanted to experience something different.

Tr: Fakat tam balonlar havalanmak üzereyken, bulutlar bir araya toplandı ve gökyüzü kararmaya başladı.
En: But just as the balloons were about to take off, clouds gathered, and the sky began to darken.

Tr: Bir fırtına patladı.
En: A storm erupted.

Tr: Rüzgar şiddetlendi, yağmur başladı.
En: The wind intensified, and the rain began to pour.

Tr: Mehmet'in sabrı tükenmeye başlamıştı.
En: Mehmet's patience was wearing thin.

Tr: "Belki dönmeliyiz," dedi.
En: "Maybe we should go back," he said.

Tr: Ama Elif inatçıydı.
En: But Elif was stubborn.

Tr: "Biraz bekleyelim," diye ısrar etti.
En: "Let's wait a bit," she insisted.

Tr: Ve beklediler.
En: And they waited.

Tr: Fırtına çabuk geçti.
En: The storm passed quickly.

Tr: Gökyüzü tekrar açıldı ve şafak vaktinde gökyüzü rengârenk balonlarla doldu.
En: The sky cleared again, and at dawn, the sky was filled with colorful balloons.

Tr: Her iki kuzen de gözlerine inanamadı.
En: Both cousins couldn’t believe their eyes.

Tr: Hem Elif hem de Mehmet manzaranın güzelliği karşısında büyülenmişti.
En: Both Elif and Mehmet were captivated by the beauty of the scene.

Tr: Elif, anı yakalamanın ne kadar önemli olduğunu anladı.
En: Elif realized how important it is to seize the moment.

Tr: Mehmet ise, bazen planlardan sapmanın güzel sürprizler getirebileceğini öğrendi.
En: Meanwhile, Mehmet learned that diverging from plans could bring delightful surprises.

Tr: İkisinin de yüreğinde farklı bir ışık belirdi.
En: A different light appeared in both of their hearts.

Tr: Artık hem özgür hem de anı dolu bir dönüş yolculuğu onları bekliyordu.
En: Now a return journey filled with freedom and memorable moments awaited them.


Vocabulary Words:
  • pounding: atıyordu
  • excitement: heyecanla
  • stuck: sıkışmış
  • routine: rutin
  • hustle: koşturmacası
  • tiresome: sıkıcı
  • escape: kaçmak
  • cautious: temkinli
  • reluctantly: istemeye istemeye
  • advanced: ilerlerken
  • enchanted: büyülendiler
  • breathtaking: nefes kesiciydi
  • limited: kısıtlı
  • worried: endişeliydi
  • diverging: sapmanın
  • delightful: güzel
  • intensified: şiddetlendi
  • patience: sabır
  • stubborn: inatçı
  • insisted: ısrar etti
  • captivated: büyülenmişti
  • determination: kararlılığı
  • curiosity: meraklandırdı
  • dawn: şafak
  • gathered: toplandı
  • unexpected: aksilik
  • seize: yakalamanın
  • freedom: özgür
  • memorable: anı dolu
  • landscape: manzara
show less
Information
Author FluentFiction.org
Organization Kameron Kilchrist
Website www.fluentfiction.org
Tags

Looks like you don't have any active episode

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Current

Podcast Cover

Looks like you don't have any episodes in your queue

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Next Up

Episode Cover Episode Cover

It's so quiet here...

Time to discover new episodes!

Discover
Your Library
Search