Echoes of Hope: Rebuilding Belief in a Silent Istanbul
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Echoes of Hope: Rebuilding Belief in a Silent Istanbul
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Echoes of Hope: Rebuilding Belief in a Silent Istanbul Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/echoes-of-hope-rebuilding-belief-in-a-silent-istanbul/ Story Transcript: Tr: Emir, kulelerin tepesinde, kırık...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/echoes-of-hope-rebuilding-belief-in-a-silent-istanbul
Story Transcript:
Tr: Emir, kulelerin tepesinde, kırık ama umutsuzca yavaşça parlayan antenlere baktı.
En: Emir, on top of the towers, looked at the broken but desperately slow-glowing antennas.
Tr: İstanbul'un üzeri sonbaharın altın yapraklarıyla örtülüydü.
En: İstanbul was covered with autumn's golden leaves.
Tr: Hava serin, şehir sessizdi.
En: The air was cool, and the city was quiet.
Tr: İletişim kuleleri, şehirle birlikte yıkılmıştı.
En: The communication towers had collapsed along with the city.
Tr: Emir ise bir umut arıyordu.
En: Emir, however, was searching for hope.
Tr: Ailesinden iz bulmak, onlardan bir sinyal almak istiyordu.
En: He wanted to find traces of his family, to receive a signal from them.
Tr: Zeynep ve Kerem yanında bekliyordu.
En: Zeynep and Kerem were waiting beside him.
Tr: Bir gün önce onlarla karşılaşmıştı.
En: He had met them the day before.
Tr: Birlikte çalışmak zorundaydılar.
En: They had to work together.
Tr: Ama Emir, onlara henüz tam olarak güvenemiyordu.
En: But Emir didn’t fully trust them yet.
Tr: Ancak başka seçeneği yoktu.
En: However, he had no other choice.
Tr: Kaynaklar kıttı.
En: Resources were scarce.
Tr: Parçalara ulaşmak zor, çünkü başka gruplar da bu iletişim hatlarını ele geçirmek peşindeydi.
En: Reaching the parts was difficult because other groups were also after these communication lines.
Tr: Üçü birlikte, şehrin arka sokaklarından ilerlediler.
En: The three of them moved through the back streets of the city.
Tr: Terkedilmiş dükkanlarda, çalılıklar arasında parça aradılar.
En: They searched for parts in abandoned shops and among the bushes.
Tr: Zeynep her zamanki gibi sessizdi, ama el çabukluğuyla gerekli vidaları buluyordu.
En: Zeynep was as quiet as ever, but she was quick at finding the necessary screws.
Tr: Kerem ise harita okuma yeteneği ile yolları açtı.
En: Kerem, with his map-reading skills, cleared the paths.
Tr: Emir, onların yardımıyla daha hızlı ilerledi.
En: With their help, Emir progressed faster.
Tr: Sonunda, eski bir kuleye ulaştılar.
En: Finally, they reached an old tower.
Tr: Burası, şehrin en yüksek yerlerinden biriydi.
En: This was one of the highest places in the city.
Tr: Emir, hasarlı anteni onarmak için çalışmaya başladı.
En: Emir began working to repair the damaged antenna.
Tr: Her çekiç darbesinde, biraz daha umut doluyordu.
En: With each hammer strike, he was filled with a little more hope.
Tr: Zeynep ve Kerem ise etrafı gözetliyordu.
En: Zeynep and Kerem were keeping watch.
Tr: Tam kulenin çalışmasına ramak kala, düşman bir grup etraflarını sardı.
En: Just before the tower could start operating, an enemy group surrounded them.
Tr: Emir, takımının güvenliği için ne yapması gerektiğini düşündü.
En: Emir thought about what he should do for the safety of his team.
Tr: Savaşmalı mı yoksa kaçmalı mı?
En: Should they fight or flee?
Tr: Bu, onların geleceğini belirleyecekti.
En: This was going to determine their future.
Tr: Kerem, aceleyle bir plan yaptı.
En: Kerem hurriedly made a plan.
Tr: Boş kutuları ve yere dökülmüş taşları kullanarak, düşmanların dikkatini dağıtmaları gerekiyordu.
En: They needed to distract the enemies using empty boxes and scattered stones on the ground.
Tr: Kerem’in stratejisi işe yaradı.
En: Kerem’s strategy worked.
Tr: Emir ve Zeynep, düşmanları şaşırtarak kulenin güvenliğini sağladılar.
En: Emir and Zeynep, by surprising the enemies, secured the tower.
Tr: Sonunda, Emir anteni çalıştırmayı başardı.
En: Eventually, Emir managed to get the antenna working.
Tr: Kule yeniden çalışır hale geldi.
En: The tower resumed operation.
Tr: Emir, o anın büyüklüğünü hissetti.
En: Emir felt the significance of that moment.
Tr: Mikrofonu eline aldı, derin bir nefes aldı ve bir mesaj gönderdi.
En: He took the microphone, took a deep breath, and sent a message.
Tr: "Buradayız," dedi.
En: "We are here," he said.
Tr: "Biz hayattayız.
En: "We are alive.
Tr: Kimse duyar mı?"
En: Can anyone hear?"
Tr: Statik içinde o umut dolu mesaj kayboldu, ama Emir asla yalnız olmadığını anladı.
En: The hopeful message was lost in the static, but Emir realized he was never alone.
Tr: Günün sonunda, Emir artık yalnız bir adam değildi.
En: At the end of the day, Emir was no longer a lonely man.
Tr: Zeynep ve Kerem’e güvendiği için mutluydu.
En: He was happy for trusting Zeynep and Kerem.
Tr: Şehir, bir kez daha iletişim kurabiliyordu.
En: The city could communicate once again.
Tr: Emir, aileden bir haber duyana kadar çalışmaya devam edecekti.
En: Emir would continue to work until he heard news from his family.
Tr: Ne de olsa, yeniden başlamanın gücünü keşfetmişti.
En: After all, he had discovered the power of starting over.
Tr: Sonunda, bir kış güneşi batarken, üçü de çökmüş bir minarenin altına oturup gülümseyerek İstanbul'a baktılar.
En: Finally, as a winter sun set, the three of them sat under a collapsed minaret and smiled, looking at İstanbul.
Tr: Bir köşede, hayat yavaşça geri dönüyordu.
En: In a corner, life was slowly returning.
Tr: Emir, güvensizliğin yerini dostluk alınca her şeyin mümkün olduğunu biliyordu.
En: Emir knew that when mistrust is replaced by friendship, anything is possible.
Tr: Yeni bir gün, yeni bir umut.
En: A new day, a new hope.
Vocabulary Words:
- antennas: antenler
- collapsed: yıkılmış
- traces: izler
- resources: kaynaklar
- scarce: kıt
- abandoned: terkedilmiş
- screws: vidalar
- operate: çalışmak
- enemy: düşman
- strategy: strateji
- resumed: yeniden çalışır hale geldi
- microphone: mikrofon
- static: statik
- mistrust: güvensizlik
- friendship: dostluk
- desperately: umutsuzca
- glowing: parlayan
- minaret: minare
- scatter: dökülmek
- surrounded: etrafını sarmak
- breath: nefes
- signal: sinyal
- determined: belirledi
- venture: girişim
- hammer: çekiç
- discovered: keşfetmek
- significance: büyüklük
- distract: dikkatini dağıtmak
- secured: güvenliğini sağlamak
- progressed: ilerlemek
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Comments