Finding Peace in Cappadocia Skies: Emre's Heartfelt Odyssey
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Finding Peace in Cappadocia Skies: Emre's Heartfelt Odyssey
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Finding Peace in Cappadocia Skies: Emre's Heartfelt Odyssey Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/finding-peace-in-cappadocia-skies-emres-heartfelt-odyssey/ Story Transcript: Tr: Cappadocia'da sonbahar büyüleyici bir mevsimdir....
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/finding-peace-in-cappadocia-skies-emres-heartfelt-odyssey
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'da sonbahar büyüleyici bir mevsimdir.
En: Autumn in Cappadocia is an enchanting season.
Tr: Peribacaları, sabahın erken saatlerinde göğe yükselen rengarenk balonlarla doludur.
En: The fairy chimneys are filled with colorful balloons rising into the sky in the early morning.
Tr: Bu güzellik içinde, Emre birçok şey hissetmektedir.
En: In this beauty, Emre feels many things.
Tr: Cumuhriyet Bayramı yaklaşmakta ve aile yeniden bir araya gelmiştir.
En: Republic Day is approaching, and the family has reunited once again.
Tr: Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Balon Festivali zamanı aile buluşmasının merkezi olmuştu.
En: As with every year, this year's Balloon Festival became the center of the family gathering.
Tr: Emre, Zeynep ve Burak her yıl festivale katılır.
En: Emre, Zeynep, and Burak attend the festival every year.
Tr: Ancak, bu yıl Emre daha farklı hissediyordu.
En: However, this year Emre felt different.
Tr: Uzun zamandır ailesinden uzaklaşmış ve kendi yolunu bulmaya çalışmıştı.
En: For a long time, he had distanced himself from his family and tried to find his own path.
Tr: Şimdi ise köklerine geri dönmek istiyordu ama nasıl?
En: Now he wanted to return to his roots, but how?
Tr: Bir akşam, Emre peribacalarının gölgeleri arasında yürüyüşe çıktı.
En: One evening, Emre went for a walk among the shadows of the fairy chimneys.
Tr: Düşünceli bir hali vardı.
En: He was in a thoughtful mood.
Tr: Ablası Zeynep onu balkonda bekliyordu.
En: His sister Zeynep was waiting for him on the balcony.
Tr: "Emre, nasılsın?"
En: "Emre, how are you?"
Tr: diye sordu Zeynep.
En: asked Zeynep.
Tr: Emre duraksadı, tam olarak ne hissettiğini bilmiyordu.
En: Emre hesitated, he didn't know exactly what he felt.
Tr: Bu yüzden “İyiyim” diyerek geçiştirdi.
En: So, he dismissed it by saying, "I'm fine."
Tr: Ertesi gün aile, sabahın erken saatlerinde balon turuna katılmak için hazırlık yapıyordu.
En: The next day, the family was preparing to join a balloon tour early in the morning.
Tr: Emre'nin içinde bir çatışma vardı; ailesine mi katılmalı yoksa yalnız mı kalmalıydı?
En: Inside Emre, there was a conflict; should he join his family or stay alone?
Tr: Gideceği yerin güzelliği aklını çeldi ve sonunda aileyle birlikte gitmeye karar verdi.
En: The beauty of where he was going distracted him, and finally, he decided to go with the family.
Tr: Balona bindiklerinde, yerlere yaklaşan güneşin ilk ışıkları peribacalarına vuruyordu.
En: When they boarded the balloon, the first rays of the sun approaching the ground struck the fairy chimneys.
Tr: Manzara, nefes kesiciydi.
En: The view was breathtaking.
Tr: Emre, manzarayla birlikte hissettiği huzuru bulmuş gibiydi.
En: Emre seemed to have found the peace he felt with the scenery.
Tr: Zeynep, yanına oturdu ve elle tutulabilen bu güzelliğe bakarak derin bir nefes aldı.
En: Zeynep sat next to him and took a deep breath while looking at this tangible beauty.
Tr: "Biz her zaman senin yanındayız, bunu biliyorsun değil mi?"
En: "We are always with you, you know that, right?"
Tr: dedi.
En: she said.
Tr: Emre ilk defa kalbini açmış gibi hissetti.
En: Emre felt as if he had opened his heart for the first time.
Tr: "Evet," dedi yavaşça.
En: "Yes," he said slowly.
Tr: "Bazen kendi yolumu bulmaya çalışıyorum ama bu anlar, ailemizle bu anılar...
En: "Sometimes I try to find my own path, but these moments, these memories with our family...
Tr: Gerçekten önemli."
En: They're really important."
Tr: Zeynep gülümsedi ve elini Emre'nin omzuna koydu.
En: Zeynep smiled and put her hand on Emre's shoulder.
Tr: "Hepimiz bir bütünüz, Emre.
En: "We're all whole, Emre.
Tr: Her zaman buradayız."
En: We're always here."
Tr: Bu konuşma Emre için dönüm noktası oldu.
En: This conversation was a turning point for Emre.
Tr: Gökte süzülen balonun içinde, ailesinin onun için her zaman orada olduğunu hissetti.
En: In the balloon soaring in the sky, he felt that his family was always there for him.
Tr: Zeynep ve Burak'la paylaştığı anılar tekrar canlandı.
En: The memories he shared with Zeynep and Burak came alive again.
Tr: Kendisinin bir parçalarını bulmuş gibi hissetti.
En: He felt as if he had found pieces of himself.
Tr: Cappadocia, karanlığını renklere boyarken, Emre'nin içindeki karmaşa da şekillenmeye başladı.
En: While Cappadocia painted the darkness with colors, the chaos inside Emre also began to take shape.
Tr: Eski anılar ve yeni anlamların dengesi içinde, Emre geçmişiyle barıştı.
En: In the balance of old memories and new meanings, Emre made peace with his past.
Tr: Artık ne yalnızdı ne de kaybolmuş.
En: Now he was neither alone nor lost.
Tr: Emre, ailesiyle bağ kurarak köklerinden ayrılmanın değil, köklerine güvenmenin gücünü öğrendi.
En: Emre learned the power of trusting his roots, not breaking away from them, by bonding with his family.
Tr: Gökyüzünden seyrederken renklerin dansını, Emre geçmiş ve gelecekle yeniden bir oldu.
En: Watching the dance of colors from the sky, Emre became one with the past and future once again.
Tr: Şimdi, tüm güzelliğiyle balon gezisi sadece bir manzara değil, bir yeniden doğuştu.
En: Now, the balloon trip with all its beauty was not just a view, but a rebirth.
Vocabulary Words:
- enchanting: büyüleyici
- chimneys: peribacaları
- approaching: yaklaşmakta
- distant: uzaklaşmış
- shadows: gölgeleri
- thoughtful: düşünceli
- hesitated: duraksadı
- dismissed: geçiştirdi
- conflict: çatışma
- breathtaking: nefes kesici
- tangible: elle tutulabilen
- soaring: süzülen
- pieces: parçalarını
- painted: boyarken
- chaos: karmaşa
- balance: dengesi
- bonding: bağ kurarak
- trusting: güvenmenin
- roots: köklerinden
- rebirth: yeniden doğuş
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company