Friendship, Secrets, and Dreams: A Cappadocian Journey
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Friendship, Secrets, and Dreams: A Cappadocian Journey
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Friendship, Secrets, and Dreams: A Cappadocian Journey Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/friendship-secrets-and-dreams-a-cappadocian-journey/ Story Transcript: Tr: Göz kamaştıran balonlar gökyüzünü süslüyordu. En:...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/friendship-secrets-and-dreams-a-cappadocian-journey
Story Transcript:
Tr: Göz kamaştıran balonlar gökyüzünü süslüyordu.
En: Dazzling balloons adorned the sky.
Tr: Renkli yapraklar, rüzgarla dans eden bir düş gibi ağaçlardan dökülüyordu.
En: Colorful leaves fell from the trees like a dream dancing with the wind.
Tr: Ege, Leyla ve Emre, Kapadokya'nın uçsuz bucaksız vadisine bakan açık hava çay bahçesinde bir araya geldiler.
En: Ege, Leyla, and Emre gathered at an open-air tea garden overlooking the endless valleys of Cappadocia.
Tr: Gözlerini manzaradan alıp birbirlerine bakarak konuşmaya hazırlandılar.
En: They prepared to speak, turning their gaze from the scenery to each other.
Tr: Ege'nin yüzünde hafif bir gerginlik vardı.
En: There was a hint of tension on Ege's face.
Tr: Bir süredir içinde sakladığı bir sırrı paylaşma zamanı gelmişti.
En: It was time to share a secret he'd been keeping for a while.
Tr: Kalbinin hızlı çarpışlarını kontrol etmeye çalışarak derin bir nefes aldı.
En: Trying to control the rapid beating of his heart, he took a deep breath.
Tr: "Arkadaşlar," dedi tereddütle.
En: "Friends," he said hesitantly.
Tr: "Bir süredir düşündüğüm bir planım var.
En: "I've been thinking about a plan for a while.
Tr: Yurtdışına gitmek istiyorum.
En: I want to go abroad.
Tr: Uzun süreli bir yolculuk."
En: A long journey."
Tr: Leyla ve Emre şaşırmıştı ama şaşkınlıkları çabucak sevince dönüştü.
En: Leyla and Emre were surprised, but their shock quickly turned to joy.
Tr: Leyla gülümsedi, "Bu harika bir fırsat, Ege!
En: Leyla smiled, "This is an amazing opportunity, Ege!
Tr: Cesarete ihtiyacın yok.
En: You don't need courage.
Tr: Biz yanındayız," dedi destekleyici bir ses tonuyla.
En: We are here for you," she said in a supportive tone.
Tr: Emre'de onayladı, yüzünde her zamanki neşeli ifadeyi koruyarak.
En: Emre nodded in agreement, maintaining his usual cheerful expression.
Tr: Ancak içinden bir şeyleri de paylaşmak istediğini hissetti.
En: However, he felt the urge to share something himself.
Tr: "Biliyor musun, Ege," dedi içtenlikle.
En: "You know, Ege," he said sincerely.
Tr: "Ben de bazen kendimi sıkışmış hissediyorum.
En: "Sometimes I feel stuck too.
Tr: Değişiklik yapmaktan çekiniyorum ama belki de denemeliyiz."
En: I'm afraid of making changes, but maybe we should try."
Tr: Leyla, Emre'nin bu itirafını duyar duymaz kendi duygularını açmaya karar verdi.
En: Upon hearing Emre's confession, Leyla decided to open up about her own feelings.
Tr: "Aslında, ben de bir süredir yönümü sorguluyorum," diye itiraf etti.
En: "Actually, I've been questioning my direction for some time too," she admitted.
Tr: "Kariyerim üzerinde çok çalışıyorum ama içimde bir şeyler eksik gibi hissediyorum."
En: "I'm working hard on my career, but I feel like something is missing inside me."
Tr: Ege biraz rahatlamıştı.
En: Ege felt somewhat relieved.
Tr: "Öyleyse, hep birlikte mi yapsak?"
En: "Then, should we do it together?"
Tr: dedi gülümseyerek.
En: he said with a smile.
Tr: "Hepimizin farklı rüyaları var ama neden birbirimize destek olmayalım?"
En: "We all have different dreams, but why not support each other?"
Tr: Sonbaharın serin havası, dostluklarının sıcaklığıyla dengelendi.
En: The cool autumn air was balanced by the warmth of their friendship.
Tr: Gözleri gökyüzünde süzülen balonlara kaydı.
En: Their eyes drifted to the balloons gliding across the sky.
Tr: Arkadaşlar sessizce birbirlerine baktılar ve sonra hep beraber gülmeye başladılar.
En: The friends looked at each other in silence, then burst into laughter together.
Tr: Birbirlerinin sırtını sıvazlayarak, içlerinde beliren kararlılıkla yolculuğa çıkmaya hazırdılar.
En: Patting each other’s backs, they were ready to embark on this journey with newfound determination.
Tr: O gün, uçuşan yaprakların arasında bir söz verdiler.
En: That day, amidst the swirling leaves, they made a promise.
Tr: Hayatın getireceklerinden korkmadan, birlikte adım atacaklardı.
En: They would step forward without fear of what life would bring.
Tr: Ege, hayalini gerçekleştirecek cesareti buldu.
En: Ege found the courage to realize his dream.
Tr: Leyla, iç sesine kulak vermenin güzelliğini anladı.
En: Leyla understood the beauty of listening to her inner voice.
Tr: Emre ise duygularını paylaşmanın huzurunu keşfetti.
En: Emre discovered the peace of sharing his feelings.
Tr: Kapadokya'nın büyüleyici manzarası eşliğinde, üç arkadaş geleceğe umutla bakıyordu.
En: Accompanied by Cappadocia's enchanting view, the three friends looked to the future with hope.
Tr: Hayatın rüzgarları onları nereye savurursa savursun, bu dostluk onları hep bir arada tutacaktı.
En: No matter where life's winds might blow them, this friendship would always keep them together.
Vocabulary Words:
- dazzling: göz kamaştıran
- adorned: süslüyordu
- endless: uçsuz bucaksız
- gathered: bir araya geldiler
- hesitantly: tereddütle
- confession: itiraf
- questioning: sorguluyorum
- direction: yönümü
- relieved: rahatlamıştı
- gaze: gözlerini
- hint: hafif bir kırıntı
- tension: gerginlik
- rapid: hızlı
- courage: cesaret
- supportive: destekleyici
- stuck: sıkışmış
- urge: içten bir istek
- maintaining: koruyarak
- missing: eksik
- swirling: uçuşan
- prompt: hafif bir dokunuş
- sharing: paylaşmanın
- enchanted: büyüleyici
- future: gelecek
- drifted: süzülen
- balancing: dengeliyordu
- embarrassed: mahcup
- suppressed: bastırdığı
- urge: dürtü
- mustered: biriktirdiği
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company