Harmony by the Bosphorus: Crafting the Perfect Festival Stand
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Harmony by the Bosphorus: Crafting the Perfect Festival Stand
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Harmony by the Bosphorus: Crafting the Perfect Festival Stand Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/harmony-by-the-bosphorus-crafting-the-perfect-festival-stand/ Story Transcript: Tr: Boğaziçi'nin kenarında koca bir...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/harmony-by-the-bosphorus-crafting-the-perfect-festival-stand
Story Transcript:
Tr: Boğaziçi'nin kenarında koca bir pazar yeri uzanıyordu.
En: By the edge of the Bosphorus lay a sprawling marketplace.
Tr: Rengarenk tezgahlar, baharat ve meyve kokularıyla doluydu.
En: Colorful stalls filled the air with the scents of spices and fruits.
Tr: Sonbahar yaprakları, pazarın üstünde ince ince süzülüyordu.
En: Autumn leaves gently floated down above the market.
Tr: Burası Boğaz Pazar’ıydı ve Burak için en heyecan verici mekandı.
En: This was the Bosphorus Market, and for Burak, it was the most exciting place.
Tr: Sonbahar festivaline hazırlanıyorlardı.
En: They were preparing for the autumn festival.
Tr: Burak, Elif ve Deniz, sonbahar malzemelerini almak için pazara gelmişlerdi.
En: Burak, Elif, and Deniz had come to the market to buy autumn supplies.
Tr: Burak, ilgisini çeken her şeye bakarken biraz dağınıktı.
En: Burak, a bit scattered, looked at everything that caught his interest.
Tr: Elif, elinde listeyle kararlı bir şekilde etrafta dolaşıyor ve alınması gerekenleri işaretliyordu.
En: Elif moved around decisively with a list in hand, marking off the items they needed.
Tr: Deniz ise çikolata ve elişi standlarına hayran hayran bakıyordu.
En: Deniz, on the other hand, admired the chocolate and craft stands.
Tr: Elif, “Burak, bu yaprak desenli örtüler çok güzel, kesin almalıyız,” dedi.
En: Elif said, “Burak, these leaf-patterned covers are beautiful, we definitely should get them.”
Tr: Burak karar veremedi.
En: Burak couldn't decide.
Tr: Elif’in mantıklı seçimleri vardı.
En: Elif’s choices were sensible.
Tr: Ama Deniz de renkli iplerle süslenmiş lanternlere baktı ve “Harika bir hava katar,” dedi.
En: But Deniz also admired the lanterns decorated with colorful threads and said, “They'd add a great atmosphere.”
Tr: Burak hangisini alacağına karar veremiyordu.
En: Burak couldn't decide which to choose.
Tr: Düşünceleri karıştı.
En: His thoughts were jumbled.
Tr: Elif ve Deniz’in önerileri arasında gidip geldi.
En: He went back and forth between Elif and Deniz's suggestions.
Tr: Her iki arkadaşını da kırmak istemiyordu.
En: He didn't want to disappoint either of his friends.
Tr: Bir ara Durdu.
En: He paused for a moment.
Tr: Denize baktı, Elif’e döndü.
En: First, he looked at Deniz, then turned to Elif.
Tr: Aniden, ikisinin de fikirlerini birleştirebileceğini düşündü.
En: Suddenly, he thought he could combine both of their ideas.
Tr: Yaprak desenli örtü, renkli lanternlerle çok hoş durabilirdi. Deniz’in renkli ipleri ise masa süsü olarak harika bir fikir olabilirdi.
En: The leaf-patterned cover could look quite nice with the colorful lanterns, and Deniz's colorful threads could be a great idea for table decorations.
Tr: “Buldum!” diye bağırdı Burak.
En: “I got it!” Burak shouted.
Tr: “Her ikiniz de haklısınız. İkisini birden kullanabiliriz.
En: “You’re both right. We can use both.
Tr: Böylece festival standımız hem düzenli hem de eğlenceli olur.
En: That way, our festival stand will be both organized and fun.”
Tr: Elif ve Deniz birbirlerine baktılar.
En: Elif and Deniz exchanged glances.
Tr: İkisi de Burak’ın önerisini beğenmişti.
En: They both liked Burak’s suggestion.
Tr: Sonuçta iyi bir takım olmuşlardı.
En: In the end, they had become a good team.
Tr: Alışverişlerini tamamladılar ve pazardan ayrıldılar.
En: They finished their shopping and left the market.
Tr: Sonbahar festivali geldiğinde, onların standı ışıl ışıldı.
En: When the autumn festival arrived, their stand was shining brightly.
Tr: Yaprak desenleri, renkli lanternler ve renkli ipler muhteşem görünüyordu.
En: The leaf patterns, colorful lanterns, and colorful threads all looked magnificent.
Tr: Festival boyunca ziyaretçiler bu standı çok beğendi.
En: Visitors throughout the festival admired the stand.
Tr: Sonunda Burak, biraz daha kendine güvenli hissetmeye başladı.
En: In the end, Burak started to feel more confident.
Tr: Farklı bakış açılarını dengelemeyi öğrenmişti.
En: He had learned to balance different perspectives.
Tr: Ve en önemlisi, arkadaşlarının önerilerini değerli bulmanın ne kadar önemli olduğunu anladı.
En: Most importantly, he realized how valuable it was to appreciate his friends’ suggestions.
Tr: Boğaz Pazar’ı günü kapanırken Burak, Elif ve Deniz, yaptıklarından memnun bir şekilde evlerine döndüler.
En: As the day at the Bosphorus Market came to a close, Burak, Elif, and Deniz returned home satisfied with what they had done.
Tr: Artık her biri, diğerine ne kadar değer verdiğini ve birlikte çalışmanın güzelliğini biliyordu.
En: Each now knew how much they valued one another and the beauty of working together.
Tr: Burak, o akşam boğaza düşen son yapraklarla birlikte karar verme yeteneğinin güçlendiğini hissetti.
En: That evening, as the last leaves fell into the Bosphorus, Burak felt his decision-making ability had strengthened.
Vocabulary Words:
- sprawling: koca
- marketplace: pazar yeri
- stalls: tezgahlar
- scent: koku
- floated: süzülüyordu
- preparing: hazırlanıyorlardı
- scattered: dağınık
- decisively: kararlı bir şekilde
- admire: hayran hayran bakmak
- jumbled: karıştı
- glances: bakışlar
- magnificent: muhteşem
- adorned: süslenmiş
- perspectives: bakış açıları
- faltered: durdu
- appreciate: değer vermek
- combine: birleştirebilmek
- threads: ip
- sensible: mantıklı
- aurora: harika bir hava
- confidence: kendine güven
- interchangeable: değiştirilebilir
- valorized: değerli bulmak
- strides: adımlar
- contemplated: düşünüldü
- confluence: birleşim
- resplendent: ıışıl ışıl
- woven: örülmüş
- aura: hava
- added: katkı
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company