Transcribed

Labyrinth of Lamps: An Istanbul Bazaar Quest

Nov 22, 2023 · 14m 54s
Labyrinth of Lamps: An Istanbul Bazaar Quest
Chapters

01 · Main Story

1m 40s

02 · Vocabulary Words

10m 51s

Description

Fluent Fiction - Turkish: Labyrinth of Lamps: An Istanbul Bazaar Quest Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/labyrinth-of-lamps-an-istanbul-bazaar-quest/ Story Transcript: Tr: İstanbul'da güneş parlıyordu. En: The sun...

show more
Fluent Fiction - Turkish: Labyrinth of Lamps: An Istanbul Bazaar Quest
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/labyrinth-of-lamps-an-istanbul-bazaar-quest

Story Transcript:

Tr: İstanbul'da güneş parlıyordu.
En: The sun was shining in Istanbul.

Tr: Güvercinler havada uçuşuyordu.
En: Pigeons were flying in the air.

Tr: Ali, Ayşe ve Mehmet büyük bir macera için Kapalıçarşı'ya gitmeye karar verdiler.
En: Ali, Ayşe, and Mehmet decided to go to the Grand Bazaar for a great adventure.

Tr: Kapalıçarşı kalabalıktı.
En: The Grand Bazaar was crowded.

Tr: İnsanlar, dükkanların önünden geçiyor, pazarlık yapıyordu.
En: People were passing by the shops, haggling.

Tr: Ali, Ayşe ve Mehmet rengarenk lambaları, baharat kokularını ve rengârenk kıyafetleri ile ünlü büyülü yere hayran kaldılar.
En: Ali, Ayşe, and Mehmet were amazed by the colorful lamps, the smell of spices, and the colorful clothes that the magical place was famous for.

Tr: Mehmet, "Burada kaybolabiliriz, dikkatli olalım," dedi
En: Mehmet said, "We could get lost here, let's be careful,"

Tr: ama Ali çok heyecanlıydı.
En: but Ali was very excited.

Tr: Hızla yürümeye başladı ve arkadaşlarından ayrıldı.
En: He started walking fast and left his friends.

Tr: Ayşe, "Ali, dur! Seni kaybederiz!" diye bağırdı
En: Ayşe shouted, "Stop, Ali! We'll lose you!"

Tr: ama Ali onu duymadı.
En: but Ali didn't hear her.

Tr: Ali, dar sokaklar arasında hızla ilerledi.
En: Ali swiftly moved through the narrow streets.

Tr: Sağa döndü, sola döndü. En sonunda, bir halıcının önündeki tezgâhı görünce durdu.
En: He turned right, left, and finally stopped when he saw a rug in front of a carpet seller.

Tr: “Ne güzel halılar!” dedi.
En: "What beautiful rugs!" he said.

Tr: Ancak ayakları bir halıya takıldı ve Ali yere düşerken, o da tezgâhtaki tüm eşyaları devirdi.
En: But as he walked, he tripped over a rug and fell, knocking over all the items on the stand.

Tr: Birden her yerde halılar, yastıklar ve lambalar vardı.
En: Suddenly, there were rugs, cushions, and lamps everywhere.

Tr: Ali kalktı ve "Çok özür dilerim!" dedi.
En: Ali got up and said, "I'm so sorry!"

Tr: Dükkan sahibi kızgın görünüyordu, ama sonra gülmeye başladı.
En: The shop owner looked angry, but then started laughing.

Tr: “Sorun değil, genç adam. Her şey tamam,” dedi ve Ali'ye yardım etmeye başladı.
En: "No problem, young man. Everything's fine," he said and started helping Ali.

Tr: Bu süre zarfında Ayşe ve Mehmet dükkan sahibine Ali'yi arıyorlardı.
En: Meanwhile, Ayşe and Mehmet were searching for Ali in the shop.

Tr: “Ali’yi gördünüz mü?” dediler.
En: They asked, "Have you seen Ali?"

Tr: Dükkan sahibi onlara işaret etti ve “O burada, dükkânımda!” dedi.
En: The shop owner pointed at the shop and said, "He's here, in my shop!"

Tr: Ayşe ve Mehmet içeri koştular. Ali'yi eşyaların arasında buldular.
En: Ayşe and Mehmet rushed inside and found Ali among the items.

Tr: Herkes birbirine bakıp güldü.
En: Everyone laughed.

Tr: Ali, “Beni bulduk, ama ben yolu bulamadım!” dedi.
En: Ali said, "You found me, but I couldn't find my way!"

Tr: Sonra, dükkan sahibi onlara Kapalıçarşı'nın çıkışına gösterdi.
En: Then, the shop owner showed them the way to exit the Grand Bazaar.

Tr: Ayşe, Mehmet ve dükkan sahibi Ali'ye yardım ettiler.
En: Ayşe, Mehmet, and the shop owner helped Ali.

Tr: Eşyaları yerine koydular ve dışarı çıktılar.
En: They put the items back and went outside.

Tr: Güneş batıyordu ve Kapalıçarşı'da her şey yavaş yavaş sakinleşiyordu.
En: The sun was setting, and everything was slowly calming down at the Grand Bazaar.

Tr: Üç arkadaş, yaşadıkları macerayı konuşarak evlerine döndüler.
En: The three friends headed home, talking about the adventure they had.

Tr: Ali, "Bir daha buraya gelirsem, yolumu kaybetmemeye dikkat edeceğim," dedi
En: Ali said, "If I come here again, I'll make sure not to lose my way,"

Tr: ve hepsi güldü.
En: and they all laughed.

Tr: İstanbul'un kalbindeki Kapalıçarşı onlara unutulmaz bir anı bırakmıştı.
En: The Grand Bazaar in the heart of Istanbul had left them with an unforgettable memory.


Vocabulary Words:
  • The sun: Güneş
  • shining: parlıyordu
  • Istanbul: İstanbul'da
  • Pigeons: Güvercinler
  • flying: uçuşuyordu
  • in the air: havada
  • decided: karar verdiler
  • Grand Bazaar: Kapalıçarşı
  • great adventure: büyük bir macera
  • crowded: kalabalıktı
  • passing by: geçiyor
  • shops: dükkanların önünden
  • haggling: pazarlık yapıyordu
  • amazed: hayran kaldılar
  • colorful lamps: rengarenk lambaları
  • smell of spices: baharat kokularını
  • colorful clothes: rengârenk kıyafetleri
  • famous for: ile ünlü
  • careful: dikkatli
  • excited: heyecanlıydı
  • walking: yürümeye başladı
  • fast: hızla
  • left: ayrıldı
  • shouted: bağırdı
  • lose: kaybederiz
  • swiftly: hızla
  • moved: ilerledi
  • narrow streets: dar sokaklar
  • finally: en sonunda
  • rug: halı
show less
Information
Author FluentFiction.org
Organization Kameron Kilchrist
Website www.fluentfiction.org
Tags

Looks like you don't have any active episode

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Current

Podcast Cover

Looks like you don't have any episodes in your queue

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Next Up

Episode Cover Episode Cover

It's so quiet here...

Time to discover new episodes!

Discover
Your Library
Search