Office Escapades: Scoring Deals and Secret Getaways
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Office Escapades: Scoring Deals and Secret Getaways
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Office Escapades: Scoring Deals and Secret Getaways Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/office-escapades-scoring-deals-and-secret-getaways/ Story Transcript: Tr: Sıcak bir yaz günüydü. En: It...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/office-escapades-scoring-deals-and-secret-getaways
Story Transcript:
Tr: Sıcak bir yaz günüydü.
En: It was a hot summer day.
Tr: Ofisin içindeki klima serin esintiler getiriyordu, ama dışarıdaki boğucu sıcaklığı tamamen bastıramıyordu.
En: The air conditioner in the office delivered cool breezes, but it couldn't completely suppress the stifling heat outside.
Tr: Can, Selin ve Emre, pazartesi sabahı ofisin dinlenme odasında buluştular.
En: Can, Selin, and Emre met in the office's break room on a Monday morning.
Tr: Ara sıra bu köşede buluşmak, iş sohbetlerinin stresini hafifletmek için harika bir fırsattı.
En: Occasionally meeting in this corner was a great opportunity to relieve the stress of work-related conversations.
Tr: Can sessizce dizüstü bilgisayarını açtı.
En: Can quietly opened his laptop.
Tr: Gülümsedi.
En: He smiled.
Tr: Gizlice bir tatil planlıyordu.
En: He was secretly planning a vacation.
Tr: Partnerine sürpriz yapmak istiyordu.
En: He wanted to surprise his partner.
Tr: Artık bunun için uygun zaman olduğunu düşündü.
En: He thought the time was right for it now.
Tr: Ancak, uçak bileti bulmak kolay değildi.
En: However, finding a plane ticket wasn't easy.
Tr: Fiyatlar yüksekti ve iyi bir fırsat yakalamak gerekiyordu.
En: Prices were high, and he needed to catch a good deal.
Tr: Selin ise modayı seviyordu.
En: Selin, on the other hand, loved fashion.
Tr: "Bak, şu indirimlere!"
En: "Look at these discounts!"
Tr: dedi heyecanla.
En: she said excitedly.
Tr: "Yeni sezon elbiseler var.
En: "There are new season dresses.
Tr: Çok güzel!"
En: They're so beautiful!"
Tr: Can, Selin'in heyecanını anlıyordu ama dikkati dağılmaması gerekiyordu.
En: Can understood Selin's excitement but needed to stay focused.
Tr: İyi bir fırsatı kaçırmamalıydı.
En: He must not miss a good opportunity.
Tr: Fakat Emre, yeni çıkan teknolojik aletlerden bahsetmeye başlamıştı bile.
En: Meanwhile, Emre had already started talking about the new technological gadgets.
Tr: "Şu yeni tabletleri gördünüz mü?"
En: "Have you seen these new tablets?"
Tr: dedi Emre.
En: Emre said.
Tr: "Gerçekten harika bir teknoloji."
En: "They're truly amazing technology."
Tr: Can, sohbetlere katılmamaya kararlıydı.
En: Can was determined not to join the conversations.
Tr: Kulaklıklarını taktı, kendini ekranına odakladı.
En: He put on his headphones and focused on his screen.
Tr: Ama diğerleri dikkati dağıtıyordu.
En: But the others were distracting him.
Tr: Zihni yoğun iş gününün arasında geziyordu.
En: His mind wandered amid the intense workday.
Tr: Bir anda Can, derin bir nefes aldı ve odadaki tüm sesleri zihninden uzaklaştırmaya çalıştı.
En: Suddenly, Can took a deep breath and tried to clear all the sounds from the room out of his mind.
Tr: Sonunda, Can yalnızca uçuş sitelerine odaklandı.
En: Finally, Can focused solely on the flight websites.
Tr: Hızlıca parmakları klavyede koşuyordu.
En: His fingers were swiftly running over the keyboard.
Tr: İndirimleri bulmak için elinden geleni yapıyordu.
En: He was doing his best to find discounts.
Tr: Emre, Can'ın kararlılığını fark etti.
En: Emre noticed Can's determination.
Tr: "Can, yardıma mı ihtiyacın var?"
En: "Can, do you need help?"
Tr: diye sordu.
En: he asked.
Tr: Can başını salladı.
En: Can nodded.
Tr: "Evet, burada bir fırsat var ama çok hızlı gitmem lazım."
En: "Yes, there's an opportunity here, but I need to move fast."
Tr: Emre çabucak masanın diğer ucuna geldi.
En: Emre quickly came to the other end of the table.
Tr: Can'ın ekranına baktı ve kısa sürede birkaç hile öğretti.
En: He glanced at Can's screen and taught him a few tricks in no time.
Tr: Emre'nin yardımıyla, Can sonunda harika bir uçak bileti fırsatı buldu.
En: With Emre's help, Can finally found an excellent plane ticket deal.
Tr: Kalbi mutlulukla doldu.
En: His heart filled with joy.
Tr: Hemen rezervasyonu yaptı.
En: He immediately made the reservation.
Tr: Can, bilgisayarını kapattığında derin bir nefes aldı.
En: When Can closed his laptop, he took a deep breath.
Tr: Artık içi rahattı.
En: He felt at ease now.
Tr: Tatili partnerine söylemenin doğru zamanını sabırsızlıkla bekliyordu.
En: He eagerly awaited the right time to tell his partner about the vacation.
Tr: Selin ve Emre'ye tatilden bahsetmedi.
En: He didn't mention the vacation to Selin and Emre.
Tr: Sürprizi ortaya çıkarmamak için mutluluğunu gizledi.
En: To keep the surprise, he hid his happiness.
Tr: Ama içten içe, günün sonunda başardığı için büyük bir güven duyuyordu.
En: But deep inside, he felt a great sense of confidence for having accomplished something by the end of the day.
Tr: Bu deneyim Can'a, hedeflerine ulaşmak için kararlı olmanın ve dikkati toparlamanın önemli olduğunu gösterdi.
En: This experience showed Can the importance of being determined and focused to achieve his goals.
Tr: Şimdi, ofisin ışıklarının sönmesine az kalmıştı ve Can, içine huzur ve heyecan karışmış bir duyguyla masasından kalktı.
En: Now, it was almost time for the office lights to go out, and Can got up from his desk with a feeling mixed with peace and excitement.
Tr: Artık beklediği maceraya hazırdı.
En: He was now ready for the adventure he had been waiting for.
Vocabulary Words:
- stifling: boğucu
- suppress: bastırmak
- opportunity: fırsat
- relieve: hafifletmek
- vacation: tatil
- surprise: sürpriz
- reservation: rezervasyon
- partner: partner
- discount: indirim
- focused: odaklanmış
- gadgets: aletler
- technological: teknolojik
- distracting: dikkat dağıtan
- breathe: nefes almak
- confident: güven
- determined: kararlı
- intense: yoğun
- accomplished: başarmış
- joy: mutluluk
- swiftly: hızla
- tricks: hileler
- peace: huzur
- adventure: macera
- eagerly: sabırsızlıkla
- secretly: gizlice
- endeavor: çaba
- wandering: gezinme
- hesitant: tereddütlü
- occasionally: ara sıra
- intensity: şiddet
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company