Sunrise Over Cappadocia: Conquering Fears and Capturing Memories
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Sunrise Over Cappadocia: Conquering Fears and Capturing Memories
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Sunrise Over Cappadocia: Conquering Fears and Capturing Memories Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/sunrise-over-cappadocia-conquering-fears-and-capturing-memories/ Story Transcript: Tr: Sabahın erken saatlerinde, Kapadokya’nın büyüleyici...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/sunrise-over-cappadocia-conquering-fears-and-capturing-memories
Story Transcript:
Tr: Sabahın erken saatlerinde, Kapadokya’nın büyüleyici manzarası yavaş yavaş aydınlanıyordu.
En: In the early hours of the morning, the enchanting landscape of Cappadocia was slowly being illuminated.
Tr: Peri bacaları, yumuşak bir turuncu ve pembe ışıkla yıkanıyordu.
En: The fairy chimneys were bathed in soft orange and pink light.
Tr: Selin ve Baran, balona binmeye hazırlanıyorlardı.
En: Selin and Baran were getting ready to board the balloon.
Tr: Selin, fotoğraf makinesini sıkıca tutuyordu.
En: Selin was gripping her camera tightly.
Tr: Selin'in yüreği hızla çarpıyordu.
En: Selin's heart was pounding rapidly.
Tr: Yükseklik korkusuna rağmen, bu anı kaçırmak istemiyordu.
En: Despite her fear of heights, she didn't want to miss this moment.
Tr: Ama Baran, Selin'in sürekli terlediğini fark etti.
En: But Baran noticed that Selin was constantly sweating.
Tr: "İyi misin Selin?"
En: "Are you okay, Selin?"
Tr: diye sordu endişeyle.
En: he asked worriedly.
Tr: Selin gülümsemeye çalıştı ama başının döndüğünü hissetti.
En: Selin tried to smile but felt dizzy.
Tr: "Evet, sadece biraz heyecanlıyım," diye cevapladı Selin.
En: "Yes, just a bit excited," Selin replied.
Tr: Ancak balon gökyüzüne yükseldikçe, Selin'in baş dönmesi ve mide bulantısı artıyordu.
En: However, as the balloon ascended into the sky, Selin's dizziness and nausea increased.
Tr: Baran, dikkatle Selin'i izliyordu.
En: Baran was watching her attentively.
Tr: "Selin, seni zorlamak istemiyorum ama bu senin için iyi değil," dedi.
En: "Selin, I don't want to push you, but this isn't good for you," he said.
Tr: Selin, bakışlarını yerden çekip Baran'a baktı.
En: Selin tore her gaze from the ground and looked at Baran.
Tr: "Ama fotoğraf... Güneş doğarken bu fotoğrafı çekmeliyim," dedi kararlı bir şekilde.
En: "But the photo...
Tr: Tam o anda, balon en yüksek noktasına ulaştı.
En: I have to take this photo at sunrise," she said determinedly.
Tr: Güneş, ufukta altın sarısı ışıklarıyla doğuyordu.
En: Just then, the balloon reached its highest point.
Tr: Selin, fotoğraf makinesini kaldırdı ama elleri titremeye başladı ve bir anda dizlerinin bağı çözüldü.
En: The sun was rising on the horizon with golden light.
Tr: Baran, hemen Selin'i tuttu ve balon pilotuna emin bir sesle "Biraz burada kalabilir miyiz?"
En: Selin raised her camera, but her hands began to tremble and suddenly her knees buckled.
Tr: dedi.
En: Baran immediately caught her and said to the balloon pilot in a confident voice, "Can we stay here for a while?"
Tr: Pilot, Baran'a anladı anlamında bir işaret verdi ve balonun yüksekliğini sabit tuttu.
En: The pilot signaled understandingly to Baran and kept the balloon at a steady height.
Tr: Baran, Selin'e çabuk ama sakin bir şekilde müdahale etti.
En: Baran attended to Selin quickly but calmly.
Tr: "Nefes al Selin, sakin ol," diye teskin etti onu.
En: "Breathe, Selin, stay calm," he reassured her.
Tr: Selin, Baran’ın güvende hissettiren sesiyle biraz rahatladı ve gözlerini kapattı.
En: Selin felt somewhat reassured by Baran's comforting voice and closed her eyes.
Tr: Bir süre sonra, Selin kendini biraz daha iyi hissetti.
En: After a while, Selin felt a bit better.
Tr: "Tamam, çekebileceğim," dedi zayıf bir sesle.
En: "Okay, I can take it," she said in a weak voice.
Tr: Baran ona destek oldu ve Selin, hayatının en güzel fotoğraflarını çekti.
En: Baran supported her, and Selin took the most beautiful photographs of her life.
Tr: Güneş tam doğarken, Kapadokya’nın peri bacaları büyüleyici görünüyordu.
En: At sunrise, the fairy chimneys of Cappadocia looked enchanting.
Tr: Balon yavaş yavaş alçalmaya başladığında, Selin derin bir nefes aldı.
En: As the balloon slowly descended, Selin took a deep breath.
Tr: "Teşekkür ederim Baran.
En: "Thank you, Baran.
Tr: Beni zorlamadığın ve bana güvendiğin için," dedi içten bir şekilde.
En: For not pushing me and for trusting me," she said sincerely.
Tr: Baran gülümseyerek, "Her zaman senin yanındayım, Selin.
En: Baran smiled and said, "I am always by your side, Selin.
Tr: Bazen sınırlarını bilip yardım istemek en iyisidir," dedi.
En: Sometimes it's best to know your limits and ask for help."
Tr: Selin, Baran’a minnetle baktı.
En: Selin looked at Baran gratefully.
Tr: Belki de en önemli dersi almıştı: Zayıflıkları kabul etmek ve güvenmeyi öğrenmek.
En: Perhaps she had learned the most important lesson: accepting weaknesses and learning to trust.
Tr: Balon yer yüzüne indiğinde, Selin ve Baran, bu unutulmaz sabahı ve dostluklarını kutladılar.
En: When the balloon touched down, Selin and Baran celebrated this unforgettable morning and their friendship.
Tr: Kapadokya'nın büyüleyici sabahında, bir dostluğun gücü ve cesaretin gerçek anlamı gökyüzünde yansıyordu.
En: In the enchanting morning of Cappadocia, the strength of a friendship and the true meaning of courage were reflected in the sky.
Vocabulary Words:
- early: erken
- landscape: manzara
- enchanting: büyüleyici
- illuminated: aydınlanıyordu
- fairy chimneys: peri bacaları
- bathed: yıkanıyordu
- gripping: sıkıca tutuyordu
- pounding: hızla çarpıyordu
- sweating: terledi
- dizzy: baş dönmesi
- nausea: mide bulantısı
- ascended: yükseldikçe
- steadily: sabit
- pilot: pilot
- confident: emin
- breathe: nefes al
- comforting: teskin etti
- tremble: titremeye
- buckled: çözüldü
- horizon: ufukta
- golden light: altın sarısı ışıkları
- highest: en yüksek
- signaled: işaret
- attended: müdahale etti
- sincerely: içten bir şekilde
- trusting: güvendiğin
- reassured: rahatladı
- limits: sınırlarını
- gratefully: minnetle
- weaknesses: zayıflıkları
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company