When Life Shifts: A Family's Journey Through Health Challenges
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
When Life Shifts: A Family's Journey Through Health Challenges
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: When Life Shifts: A Family's Journey Through Health Challenges Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/when-life-shifts-a-familys-journey-through-health-challenges/ Story Transcript: Tr: Güneşli bir yaz günü,...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/when-life-shifts-a-familys-journey-through-health-challenges
Story Transcript:
Tr: Güneşli bir yaz günü, İstanbul'un modern bir banliyösünde, ağaçlarla kaplı sokaklar arasında Tuna, Meral ve Yasemin yaşıyordu.
En: On a sunny summer day, in a modern suburb of Istanbul, among tree-lined streets, lived Tuna, Meral, and Yasemin.
Tr: Tuna, lisede öğretmenlik yapıyordu.
En: Tuna was a high school teacher.
Tr: Meral, hemşireydi ve küçük kardeşi Yasemin ise üniversitede öğrenciydi.
En: Meral was a nurse, and her younger sister Yasemin was a university student.
Tr: Meral son zamanlarda kendini pek iyi hissetmiyordu ama kimseye söylememişti.
En: Recently, Meral had not been feeling well, but she hadn't told anyone.
Tr: Bir akşam üzeri, aile bir barbekü yapmaya karar verdi.
En: One evening, the family decided to have a barbecue.
Tr: Tuna ve Yasemin markete gidip yiyecekler aldı.
En: Tuna and Yasemin went to the market to buy food.
Tr: Meral ise masayı hazırladı.
En: Meral set the table.
Tr: Her şey çok güzel görünüyordu.
En: Everything looked beautiful.
Tr: Gülmeler, konuşmalar ve kahkahalar havada uçuşuyordu.
En: Laughing, talking, and giggling filled the air.
Tr: Fakat Meral'in yüzünde bir endişe vardı.
En: However, there was a look of concern on Meral’s face.
Tr: Tuna bunu fark etti ama bir şey demedi.
En: Tuna noticed but didn't say anything.
Tr: Yemek sırasında Meral aniden başını tutarak yere yığıldı.
En: During the meal, Meral suddenly grabbed her head and collapsed to the ground.
Tr: Herkes şoka girdi.
En: Everyone was in shock.
Tr: Tuna hızla Meral'in yanına koştu.
En: Tuna quickly ran to her side.
Tr: O an, Yasemin de panik içinde telefona sarıldı ve ambulansı aradı.
En: At that moment, Yasemin, in a panic, grabbed the phone and called for an ambulance.
Tr: "Tuna, ambulansta kardeşimin yanında olmak istiyorum," dedi Yasemin gözyaşlarını tutamadan.
En: "Tuna, I want to be with my sister in the ambulance," said Yasemin, unable to hold back her tears.
Tr: "Tamam Yasemin, ben de hemen hastaneye geleceğim," dedi Tuna.
En: "Okay Yasemin, I'll come to the hospital right away," said Tuna.
Tr: Ambulans hızlıca geldi ve Meral'i hastaneye kaldırdılar.
En: The ambulance arrived quickly and took Meral to the hospital.
Tr: Doktorlar hemen müdahale etti ve Meral'in durumu stabildi.
En: The doctors intervened immediately, and Meral's condition was stable.
Tr: Ancak Meral bu duruma dayanacak güçte değildi artık.
En: However, Meral no longer had the strength to endure this situation.
Tr: Hem ailesine yük olmak istemiyordu, hem de işini kaybetmekten korkuyordu.
En: She didn't want to be a burden on her family and was afraid of losing her job.
Tr: Hastane odasında Tuna ve Yasemin uyanmasını beklerken, Meral gözlerini açtı.
En: In the hospital room, while Tuna and Yasemin waited for her to wake up, Meral opened her eyes.
Tr: Tuna sakin ama kararlı bir sesle konuşmaya başladı.
En: Tuna started speaking in a calm but determined voice.
Tr: "Meral, sana yardım etmeme izin vermelisin.
En: "Meral, you need to let me help you.
Tr: Sağlığın her şeyden önemli," dedi Tuna.
En: Your health is more important than anything," said Tuna.
Tr: Meral derin bir nefes aldı ve kararını verdi.
En: Meral took a deep breath and made her decision.
Tr: "Haklısınız Tuna.
En: "You're right, Tuna.
Tr: Gerçekten yardıma ihtiyacım var."
En: I really need help."
Tr: Yasemin de elini ablasının eline koyarak, "Ablacım, sana her konuda destek olacağım.
En: Yasemin put her hand on her sister’s hand and said, "Sis, I will support you in every way.
Tr: Üniversiteyi biraz erteleyebilirim.
En: I can postpone university for a while.
Tr: Senin sağlığın daha önemli," dedi.
En: Your health is more important."
Tr: Bu sözlerden sonra Meral duygulanmıştı.
En: After hearing these words, Meral was deeply moved.
Tr: Ailesinin desteğiyle iyileşeceğini biliyordu.
En: She knew she would get better with her family’s support.
Tr: Kararını verdi; bundan sonra sağlık sorunlarını saklamayacaktı.
En: She decided that she would no longer hide her health issues.
Tr: Aile sıcaklığı ve destekle, Meral tedavi sürecine başladı.
En: With the warmth and support of her family, Meral began her treatment process.
Tr: Günler geçti, Meral yavaş yavaş iyileşiyordu.
En: Days passed, and Meral was slowly recovering.
Tr: Tuna'nın koruma içgüdüsü ile Meral'in bağımsızlığı arasında bir denge kuruldu.
En: A balance was struck between Tuna's protective instincts and Meral's independence.
Tr: Yasemin ise ablasıyla daha da yakınlaştı.
En: Yasemin became even closer to her sister.
Tr: Aile bağları daha da güçlendi.
En: Their family bonds grew even stronger.
Tr: Sonunda, Meral ailesine güvenmenin ne kadar önemli olduğunu anladı.
En: In the end, Meral realized just how important it was to trust her family.
Tr: Yasemin ablasıyla gurur duyuyordu ve Tuna da Meral'in güçlü bir kadın olduğunun farkındaydı.
En: Yasemin was proud of her sister, and Tuna recognized that Meral was a strong woman.
Tr: Yaz akşamları, İstanbul’un modern banliyösünün o hoş sokaklarında yeniden gülmeler ve mutluluk yankılanıyordu.
En: As the summer evenings went on, laughter and joy once again resonated through the pleasant streets of that modern suburb of Istanbul.
Vocabulary Words:
- suburb: banliyö
- tree-lined: ağaçlarla kaplı
- nurse: hemşire
- feeling well: iyi hissetmek
- barbecue: barbekü
- market: market
- collapsed: yere yığıldı
- ambulance: ambulans
- hospital: hastane
- intervened: müdahale etti
- stable: stabil
- burden: yük
- afraid: korkmak
- postpone: ertelemek
- deep breath: derin nefes
- treatment: tedavi
- modern: modern
- concern: endişe
- recognize: farkına varmak
- giggle: kıkırdamak
- strength: güç
- protective instincts: koruma içgüdüsü
- independence: bağımsızlık
- trust: güven
- bond: bağ
- resonate: yankılanmak
- decide: karar vermek
- panic: panik
- endure: dayanmak
- realize: farkına varmak
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Comments